Akademik Başarıdan Önce Gelen Şey: İçsel Motivasyonun Gücü
- Deniz Sözmen

- 23 Haz
- 2 dakikada okunur

Bir öğrenci neden ders çalışır? Not almak için mi, birilerini memnun etmek için mi, yoksa gerçekten öğrenmek istediği için mi?
Çoğu zaman çocukların akademik başarısını önceliklendiririz. “Derslerini çalış, sınavdan yüksek al, iyi bir okul kazan.” Bu döngü yıllardır hepimizin kulağında ama aslında sorulması gereken soru şu: Çocuğum neden çalışmak istesin?
İşte tam bu noktada devreye "içsel motivasyon" giriyor. Yani, öğrencinin kendi içinden gelen, başarmaya ve öğrenmeye yönelik doğal isteği. Peki bu motivasyon nasıl oluşur? Daha da önemlisi nasıl desteklenir?
Öncelikle şunu bilmek gerekir ki, bir öğrenci sadece yüksek not almak ya da telefon cezası almamak için çalışıyorsa, bu uzun vadede işe yaramaz. Çünkü bu tür dış motivasyon kaynakları geçicidir. Oysa bir çocuk, karşısındaki konunun gerçek hayattaki izini görebildiğinde, öğrenme isteği kendi içinde filizlenmeye başlar. Bu noktada, çocuğun karakteri devreye girer.
Hayal gücü yüksek bir öğrenciye “Bu bilgilerle kendi dünyanı tasarlayabilirsin" veya daha pratik düşünen, uygulamacı karakterli bir öğrenci için “Bu formül, senin ileride bir şey icat etmene yardımcı olabilir” gibi ifadeler, soyut bilgiyi somut bir amaca dönüştürür. Çocuğun zihnine dokunan örnek, onu motive eden şeyin ta kendisidir. Çünkü anlam bulan öğrenci, motivasyonunu dışarıdan değil, kendi içinden alır.
Çocuklar, kontrol edemedikleri şeyleri yapmak istemezler. Eğer hangi konuda, ne zaman, nasıl çalışacaklarına dair planları kendileri yapabilirlerse sürecin bir parçası olduklarını daha fazla hissederler. Haftalık plan yaparken çocuğunuza “Bu hafta hangi konularda çalışmak istersin? Nerede zorlandığını düşünüyorsun?” gibi sorularla süreci onun yönettiğini hissettirebilirsiniz.
Bazı öğrenciler başarısızlık korkusuyla harekete geçemez. Çünkü hedef o kadar büyüktür ki, daha ilk adımda pes etmek kolaylaşır. O yüzden hedefi küçük parçalara bölmek, öğrencinin başarabileceğine inanmasını sağlar. “Kitabı bitir” demek yerine “Günde 5 sayfa okuyalım” demek, her tamamlanan küçük görevle bir sonraki adım için enerji verir.
Bir öğrencinin sevdiği alanları tanımak, onu motive etmenin en kestirme yollarındandır. Eğer bir çocuk astronomiye meraklıysa, fizik konularını yıldızlar üzerinden anlatmak çok daha etkili olabilir. “Senin en çok ilgini çeken şey nedir?” sorusuyla başlamak bile büyük bir fark yaratabilir. Ve tabii ki takdir etmek. Motivasyonun en güçlü yakıtı takdir edilmekten geçer. Ama bu takdir yalnızca sonuçlara değil, çabaya da odaklanmalı. “Aferin 100 aldın” demek yerine “Bu hafta gerçekten çok çabaladın, fark ediyorum” demek çocuğun içsel motivasyonunu artırır.
Unutmayın, içsel motivasyon kazandırılabilecek bir beceridir. Her öğrenci potansiyelini ortaya koymak için sadece ‘neden’ sorusuna içten bir cevap arar. O cevabı bulmasına destek olmak ise hem ebeveynlerin hem de koçların en kıymetli rolüdür. Çocuğunuzun içindeki öğrenme kıvılcımını fark edin. O kıvılcım bazen bir merak sorusunda, bazen sevdiği bir karakterde, bazen de sadece bir 'neden' arayışında saklıdır.
Öğrenme, zorunluluktan değil, içten gelen bir ilgiyle yeşerdiğinde anlamlı ve kalıcı olur. Çünkü akademik başarı, ancak sağlam bir iç motivasyonla anlam kazanır!
Sevgiler,
DS



Yorumlar